18 Mayıs 2015 Pazartesi

Doğaçlama

Aklımda bir konu yok henüz. Bir şeyler anlatma dürtüsü var sadece. Bugün ders çalışırken adam öldürdüğümü hayal ettim. Öldürmek istememiştim, bana saldırıyordu ve bir çatıdaydık. Hani filmlerde çatılardan çatılara atlanan çatılar. Kaçmaya çalışıyordum, çok seçeneğim kalmamıştı aşağıya ittirmeliydim. Ama o zaman kasten öldürmek için ittirmiş olurdum çünkü yüksekti ve düşerse öleceği kesindi biliyordum. Ama ittirmesem kurtulamazdım bana vuruyordu biraz sarhoştu fakat  yıkılmıyordu. Ben de ittirdim. Sonra mahkemedeydim. Mahkemeye çıkmadan önce ağlamıştım çünkü öl dür müş tüm. Bu düşünce ağır geliyordu. Artık birinin nefes alamaması ve bunu benim yapmış olmam. Mahkemeye çıktığımda berbat görünüyordum ama dik duruyordum. Konuşacaktım hakimle. İyi bir insan olduğumu anlatacaktım. Annem müzik yapan insandan zarar gelmez demişti bunu söyleyecektim ben müzik yapıyorum benden zarar gelmez diyecektim. Ama o zaman olmazdı ya gitar çalmamı isterse ve nasıl ton tutturamadığımı görürse yalan söylediğimi düşünecekti. Yani önemli olan müziği güzel yapmak mıydı yoksa sadece müzik yapmak mı? Bu hakimin kararıydı. Sonra diyecektim ki ben hukuk felsefesi okuyorum biliyorum sizi, bir masumu hapsetmektense yüz suçluyu serbest bırakmayı tercih edersiniz diyecektim. Ama hukuk felsefesiyle ilgili başka bir şey sorsa bilemeyecektim o zaman yine yalan söylediğimi düşünecekti. Sonra diyecektim ki bakın ben doktor olacağım insana verdiğim değerden dolayı hayatımı buna adamayı tercih ettim. Sonra bakacaktı soracaktı hiç parlak bir öğrenci değilim, tercih listeme bakacaktı diş fakülteleri olduğunu da görüp idealistliğime inanmayıp para için ya da süper egom için bu bölümü seçtiğimi düşünecekti. Hakimin gözlerinin içine bakıyordum umudum vardı yine de. Doğru cümleleri kuramasam da beni anlamalıydı. Çünkü bir gün hapis kalmak bile işkenceydi. Nasıl yani diyordum nasıl uzun uzun koşamam duvara çarparım. Nasıl ailemi göremem nasıl tanı-madıklarımı göremem. Bu bana artık sular +4 derecede donacak demek gibi bir şeydi, beynim almıyordu hayalimde ve hala almıyor. Hapsettiler beni sonra hayal ağır gelmeye başladı ve gerçek hayata dönüş yaptım. Bu psikoloji bir kaç dakika daha devam etti. Dersime geri döndüm. Konu laksatifler... Beynimi çok güzel kandırabiliyorum. Bir keresinde bacağımın koptuğunu düşünüp kalan hayatımı planlamıştım. Berbattı. Hayal bittiğinde hava aydınlanmak üzereydi ve ben ağlıyordum bacağım yok diye. Neden bu kafaları yaşadığımı sorarsanız inanın ben de bilmiyorum, hoşuma gitmiyor değil olmayan şeylere duygulanabilmek. Sonuncusu annemi babamı ve abimi kaybettiğimi hayal etmiştim. Cenaze sırasını sonrasını her ayrıntısını. Bu da saatler sürmüştü. Bunu birden fazla yaptım ve bu yüzden suçluluk duyuyorum. Çünkü bilinçaltımda bir yerde onlar olmazsa daha özgür daha güçlü ve daha büyümüş olacağımı düşünüyorum. Bu düşünceye rağmen hayalin sonunda hüngür sümük ağlıyorum her seferinde. Hayal dediğime bakmayın hayaller her zaman iyi olacak diye bir şey yok en azından benim kelime dağarcığımda böyle.

 Her şeyi erteliyoruz. Bu çok kötü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder