31 Mayıs 2015 Pazar

Başlık

   Kendimde gördüklerim hoşuma gitmiyor. Son günlerde hayatıma dışarıdan bakmaya çalışıyorum. Dünyamın içindeyken bir şeyler iyi de gitse kötü de gitse kendimi hep merkezde sabit  görüyorum. Ne kadar yanlışlarımı bulsam da, sebeplerini bildiğim için değişmeye çabalamıyorum. Fakat dünyama dışarıdan baktığımda değiştirmek 'zorunda' hissediyorum artık bir şeyleri. Kendimi bulmadan başkasını aramamalıyım mesela. Çünkü insan kendini bilmediğinde işler öyle sarpa sarıyor ki. Huyunu bilmediğin iki atı aynı metrekareye sığdırmak gibi oluyor. En azından atlardan birini tanımalısın. Ne saçmalıyorum. Şuan o kadar kötü bir haldeyim ki. Bu ilişkiler bu egoistlik bu ilgi-severlik yoruyor beni. Ne kadar yalnızlığı tanıyorum korkmuyorum falan desem de yalan. Yalnız kalamıyorum konuşmak istiyorum iletişmek istiyorum birileriyle. Hayatımda değer verdiğim özel insanlar var sırayla onları deniyorum falan. Bu arayış beni yiyip bitiriyor. Özel bir şeyler paylaşmak arayışındayım. Efsane anılar biriktirmek arayışı. Sonra sanki kendimi birilerine kanıtlamam lazımmış gibi davranıyorum. Hele son zamanlarda kıskandığım insanlar çıkıyor ve beynimi kaybediyorum. Beyinsiz bir ahmak gibi konuşmaya hareket etmeye başlıyorum. Sonra normal zamanlarımda da bazen yarım akıllıymış gibi davrandığımı görüp üzülüyorum. Yapacağım deyip yapamadıklarıma, saatlerce hayal kurup, plan yapıp sonra kılımı bile kıpırdatmadığıma kızıyorum. Kendimi yücelterek konuştuğuma, her şeyi biliyorum havalarında insanları küçümsediğim zamanlara kızıyorum. Ben bu değilim. İnsanların hep beni sevmeyeceği korkusu var içimde özellikle hemcinslerimin. Belki bunun sebebi, onları ben sevmeden önce, onların beni sevip sevmeyeceklerini sorgulamamdır. Ama şu da var rekabet olduğunda karşındaki insan çok iyi biri olsa da sana öyle batıyor ki her yaptığı konuştuğu. Bunu ciddi anlamda bugün farkettim. İyi bir insana nasıl nefret dolu baktığımı farkettiğim an. Her şeyin rekabet olduğu bir dünyada, ilk canlılardan beri, rekabet hiç bana göre değil yaa demek biraz samimiyetsiz, kabul ediyorum. Ama en azından böyle ilişkilerdeki rekabetlerde yokum artık. Benliğime zarar veriyor çünkü. Ve bir şeyler kanıtlamam lazımsa birine, o kişi tam aynanın karşısında. Bugün eski sevgilimle konuştuk. Nasıl özlemişim. Ama sanki onun sevdiği benle şuan konuştuğu ben aynı değildik, hiç beni tanımamış gibi hissettim. Yani bu beni çok yanlış tanımış demek değil, sanki hiç tanışmamışız, birbirimizi başka yerlerden biliyor, tanıyor ama tanışmıyor gibi hissettim. Garip bir duygu gerçekten. Sanki insanların karşısında konuşan ben değilim, oturan, sarılan, kavga eden, yemek yiyen, gülen.. sanki hiçbiri benle tanışmamış sadece yaptıklarımı televizyondan izleyen seyirciler gibiler. Ben bile seyirci kalıyorum kendime. Tek isteğim kendimi bulmak. dinlemek. izlemek. dokunmak. anlamak. konuşmak. sevmek. Yalnız kalmayı kendimle kalmayı öğrenmeliyim artık. Mert'ten vazgeçtiğime mutluyum. Böyle kendimi daha özgür hissediyorum. Şimdi birilerine bir şeyler kanıtlama dürtüm 1se, o zamanlar Mert'e bir şeyler kanıtlama dürtüm 8di. O ben değildim. Bunları yazarken bile ne çok hatalar yaptığımı görüyorum insanlara ve sayılar arttıkça, samimiyetini paylaştığım insanlar arttıkça paradoks gibi azalıyor samimiyet dediğim şey.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder