26 Haziran 2016 Pazar

rezene

Annemin saçını okşarken onunla daha önce hiç karşılaşmadığımı düşündüm. Anneannemin elini öperken, en  yakın arkadaşımla kahve içerken. Sanki kimseyi önceden tanımıyorum. Sanki yaşama tam şuan katıldım ve anılar hafızama öylece yerleşti. İçkinlik sorunu bu. Çevremi algılayışım giderek değişiyor. Hayatını dindar yaşayan insanlara hayretim büyüyor. Gözlerim yeni aralanıyor sanki. Çocukluk keşfetmek için değil, bazı ezberleri öğrenmek içinmiş sanki. Büyük olarak başlasaydık yaşama, bir makineden doğsaydık, bedenimiz hiç değişmeseydi, cahilliğe ve çok bilmişliğe tahammülümüz olmazdı. Konuşmaya başlamak için 2yıla ihtiyacımızın olması bizim belirlediğimiz bir süreç değil. Mesela doktor olmak için de 6 yıla ihtiyacımızın olması ne kadar tutarlı acaba. Bir gün çok gerçek bir şey yapacakmışım gibi hissediyorum. Gelecek öylece hissedilmez, isteklerini yarım kulakla dinlediğin için his dersin. Elimin damarları ve ayaklarım çok gerçek. Bir gün koşamamaktan korkuyorum. Masör bel kayması olduğunu söyledi, acaba ne kadar bilgiyi birleştirdi bunu söylemek için bana. Sürekli uyuşturuculardan kaçıyorum. Dizilerden, yemeklerden, içeriksiz sohbetlerden, tekrarlardan. Ama bazen neyin uyuşturucu olduğunu algılamak için fazla zaman kaybetmiş oluyorum. Bir de doğrudan asla emin olamıyorum. Kendimi hastalıklı gördüğüm bir konu var. Biriktiricilik. Hiçbir şeyi çöpe atamıyorum. Her anıyı saklamak için çaba sarf ediyorum denilebilir. Ders notları dışında hiçbir fotoğrafı silmedim 7 8 yıldır. Evet terabaytlık belleklerim var. İçtiğim şarapların tıpalarının üzerinde kimle içtiğimin ismi, tarihi, çakmaklar, notlar, kalemler, aklına gelebilecek en ufak parçalar. Hafızama güvenmek yerine eşyalara güveniyorum demek bu. Rezene çayını seviyorum beni rahatlatıyor. Uyuyamadığımda huzursuzlandığımda geyikli geceyi dinliyorum, emin ünlü'nün sesinden. Sonlarına doğru heyecanlanıyorum ama bitince uyuyabiliyorum.
Ölümün varlığı beni çok cesaretlendiriyor. İnsan olduğum için sevgimi yönlendireceğim bir şey olması  lazım. Ama kimsenin üzerinde tutamaz oldum bunu. Biraz da kibirli ve kindarım galiba. Bu kadar çok kişiyi ne zaman tanıdım, ne ara bu kadar çok kaybettim. 22 yaşımdayım. Kocaman bir hayal kurdum. içinde aile yok, erkek yok, kadın yok, çocuk yok, sadece bilmek üzerine. Daha çok bilmek, daha çok üretmek üzerine.  Soğuyorum ve dokunmak çok güzel bir duyu.